Genel kanı yapılan işi sahiplenmenin, iyi ürün ortaya çıkaracağıdır.
Kaba bir bakışla bu doğrudur. Eğer bir personel yaptığı işi sahiplenirse, daha fazla çalışacak, dikkatli olacak, ürünün başarısı için uğraşacak, sadece mesaisini değil gün boyu düşüncelerini de bu uğurda harcayacaktır.
Dolayısıyla, daha az kaynak daha verimli kullanılacak ortaya daha güzel ve daha az maliyetli bir ürün çıkacaktır.
Peki sonra ne olacak? Bu personel sizden ya da üründen daha fazla bir beklenti içine girecek. Çünkü bu ürün onlar için artık bir yatırım olmuştur. Elbette siz de ürünü bir yatırım olarak görüyorsunuz. Ancak siz yaptığınız masraflar ve beklediğiniz getiri olarak matematik olarak (çoğu zaman) orantılı bir beklenti içerisindesiniz. Fakat ürüne bağımlı haline gelen personel para değil ama hayatını bu ürüne koyduğu için görece olarak sizden daha fazla beklenti içerisine gireceklerdir. Bu da ürünün üzerine aşırı yük getirecektir. Başlangıçta sağlanan maliyet avantajı, ürünün üzerinde oluşacak aşırı yükten ve ileride yaşanacak kırımlardan dolayı sürdürülemez bir hal alacaktır.
Ayrıca henüz geliştirme aşamasında maliyet düşürdüğü de görecelidir. Çünkü maliyet düşürmek için yapılabilecekler bellidir. Ya hammadde ya da üretim maliyetlerini düşürmeniz gerekir. Bunun için de ya kaliteden ödün vermeli yada yöntem değişikliği yapmanız gerekmektedir. Dolayısıyla ürünü ucuza mı mal ettiniz yoksa ucuz ürün mü ürettiniz buna dikkat etmelisiniz. Çünkü kaliteli bir ürünü ucuza üretmeye çalışırken, kalitesiz bir ürünü pahalıya mal etmiş olabilirsiniz.
Eğer ürünün sahibi sizseniz, bunun kalitesine de, maliyetine de, fiyatına da siz karar vermelisiniz. Çünkü en başından ortaya koyacağınız sermaye ve elde etmeyi hedeflediğiniz getiriye siz karar verdiniz.
Not: Elbette kooperatif üretimler bu söylediklerimin dışındadır, onun da denetim ve paylaşımla ilgili önemli sorunları vardır, ancak şu an konumuz dışındadır.
Personelin ürünü sahiplenmesi demek, bu kararlara ortak olması demektir. Ve siz fark etmeden, kendi beklentileri doğrultusunda ürünün kalitesine ve özellikle takvimine müdahale ederler.
Yazılım geliştirmede bu müdahaleleri fark etmeniz oldukça zordur. Elbette anlamının yöntemleri vardır, ancak bu müdahaleyi en aza indirecek yöntemler oluşturmak daha doğrudur.
Bu yöntemlerin en başında, profesyonel iş ve profesyonel karşılık sunmak gelir. Yani geliştiriciler ne iş yapacağını ve sonuçta ne kazanacağını net olarak bilmelidirler. Kazançları ileri tarihli bir beklenti olmamalıdır. Üretecekleri ürün, inisiyatiflerinde olmamalıdır.
Üretilecek her parçanın numune yöntemi ile değil %100 test edileceğini bilmelidirler. Bu bir baskı unsuru değil, üretim disiplinidir. Burada tabi ki dikkat edilmesi gereken nokta beklenen ürün için süre sınırı yerine kalite sınırı oluşturabilmektir. Geliştiricinin performans değeri üretim sayısı değil kalitesi olmalıdır. Üstelik ilk testi muhakkak kendisi yapmalıdır. (Dikkat! onun test etmesi test prosedürünün atlanması anlamına gelmemelidir) Çünkü aynı ürünün test personeline defalarca geri gelmesi, bir süre sonra testin de etkisini azaltacak, oradaki maliyeti artıracaktır.
Yazılım ürünleri her zaman bir çok modülden oluşur. Bu modüller de elbette bir çok bileşenden oluşur. Bu bileşenlerin önemli bir kısmı dışarıdan temin edilir. Ürüne dışarıdan temin edilecek her bileşenin ne olacağı mümkünse en başından belirli olmalı ve belgelenmelidir. Çünkü kaliteyi, uyumu, üretim zamanını en çok etkileyen unsurların başında bu gelmektedir. Üstelik bu belgelendirme sonraki projelerinizde de etkin bir yöntem olacaktır. Zaman içerisinde bu bileşenlere yapılacak eklenti ve değişiklikler de tüm çalışanlara duyurulmalı, değişiklik kararı herkesin bilgisi dahilinde alınmalıdır.
Bu bileşenlerin bir kısmı da içeride üretilmesi gerekir. Bu durumda üretilecek bu bileşenlerin yeniden kullanılabilir olması ve birim testlerinin çok iyi yapılması gerekmektedir. Çünkü her geliştiricinin kendisi için gereken bileşeni üretmesi ve kendisinin kullanması hem maliyeti artıracak hem kaliteyi düşürecek hem de ürünün kullanıcı deneyimini kötü etkileyecektir. Ayrıca bu ilerideki bakımı da zorlaştıracaktır.
Bunun haricinde ürünün pek çok modülü de hem bu projede hem de başka projelerde kullanılabilir halde olmalıdır. Her geliştirici hatta ekip kendi ihtiyacına göre değil herkesin ihtiyacına göre modül üretebilmeli, gerektiğinde bu modülleri dışarıdan temin edebilmelidir. Ya da ürettiği bir modülü belgelendirip satılabilir bir ürün haline getirmelidir. Satılmadan kastım ille de dışarısı değil diğer ekiplerin kullanımı da olabilir.
Tüm ekip bileşen ve modüller hakkında bilgilendirilmeli, ekibe yeni katılanlara ise öncelikle bu bilgiler sağlanmalıdır.
Başladığımız noktaya geri dönersek, geliştiriciler ürünü sahiplenirse sonuçtaki kısa vadeli kazanca ortak olacaklardır. Ancak yapacakları işi bilip sadece işlerine odaklandıklarında üretime ortak olacaklar ve uzun vadeli düşüneceklerdir. Bu durumda kendi çıkarları ürünün tüm bileşenlerinin iyi olması yönünde olacak, ürünün bileşenleri tüm paydaşlar tarafından gözetilecek hatta kollanacaktır.
Bildiğiniz gibi bir iş yada üretimdeki hileleri ve kaliteyi en iyi bilecek olanlar yine o işi hatta hileyi yapanlardır. Kazanca değil de ürüne ortak olan geliştiriciler aynı zamanda ürünün hedeflenen kalitede olmasının da teminatı olacaklardır. Bu da ileride karşılaşacağınız örtük maliyetleri en aza indirecektir.
Bu konuyu da atlamış olmayalım. Ürünü sahiplenerek kazanca ortak olan ve kısa vadede kazanmayı hedefleyen geliştiriciler, aynı hızda üründen de vazgeçeceklerdir. Yazılım ürünleri tek kullanımlık olmadığından, sürekli olmayı hedeflediğinden bakım maliyetleri vardır. Yazılı olmayan, geliştiricisinin kafasında gerçekleştirilen bir ürünün bakım maliyeti, sürekli değişen ekipler ve teknoloji nedeniyle bir süre sonra içinden çıkılamaz bir hal alır. Bu maliyetin en önemli nedeni ilk başta yapılan hatalardır. Bu örtük maliyetler, ürünün beklenen karını sürekli azaltarak, daha en başında yapmış olduğunuz öngörüleri de çöpe atar.
Sahipliğine ortak ettiğiniz geliştiriciler artık ortada olmadığı için bu zararı sizin karşılamanız gerekir. Çünkü hiç kimse zarara ortak olmak istemez.
Sonuçta personelin ürünü sahiplenmesini beklemek hem Ucuz Ürün Sağlar hem de sürdürülemez.