Yön ve Yöntem

28.05.2020 21:00

Aslına bakarsanız herhangi bir eyleme başlarken genel beklenti bunun bir hedefinin olmasıdır. Ancak başlangıçta da yazdığımız gibi buna bir sonuç atarsak, çerçevesini çizmiş, çevrelemiş ve sınırlandırmış oluruz. Hayatın kendisi bir döngü, evren ise sürekli genişleme halindedir.

O zaman hedefimizi geniş ve sürekli olarak tutalım ve buna başarı diyelim. Ancak bu hiçbir zaman sonuçlanmayacağına göre başarının da, o ana ilişkin göstergesinin mutluluk olması gerekir. Mutluluk ise  şarta bağlı olmayan ve ötelenmeyen olmalıdır. 

Peki mutluluk ya da başarı eylemsiz elde edilebilir mi? Sanırım edilemez. O zaman bu amaç için hareketin başlayacağı bir yön atamalıyız. Yön ilke olarak değişmemekle birlikte katedilecek mesafe ile oluşacak olan yol zaman içinde değişim gösterebilir. Bu yolun doğrusal bir çizgi olmayacağı neredeyse kesindir. Ancak sürekli zikzaklar çizmesi de beklenen bir durum değildir. Unutulmaması gereken nokta şudur; Yolun kendisi amaç değildir, amaç için belirlenen yönde yapılan hareketin çizdiği şeydir yol. Bu yüzden her zaman üstünden yürünse de asla tartışılmaz değildir. 

Yön ise her zaman daha iyi ve daha güzel olana doğru olmalıdır. Bir şeyin daha iyi ve daha güzel olduğuna dayanak ise ondan önceki iyi ve güzel olan şeylerdir. Yüzümüzü  daha önceki iyi ve güzel olanlara çevirdiğimiz sürece yönümüzü doğru yola çevirmiş oluruz. 

O zaman yöntemimizi de geçmişi okumak, iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini birbirinden ayırt etmek, iyi ve güzel olanı geliştirmek ve eyleme dönüştürmek olarak belirleyebiliriz. 

Bugün pek çok tarihçi, bilim adamı ya da din adamı bu anlamda geçmişi ve ayak izlerini bizim için okuyor, sonuçlarını değerlendirerek iyi ya da kötü olduğuna dair yorumları yapıyor. Bu durumda bizim bu tartışmaları yeniden yapmak yerine bunları okuyan, çözümleyen ve yararlı sonuçlara dönüştüren eylemler içerisine girmemiz gerekir. 

Ancak şuna da aşırı titizlikle dikkat etmemiz gerekir. Ne yazık ki toplumumuz ters kutuplara itilmiş durumda. Üstelik bulunduğu kutupta gerçek güven içerisinde olmadığı için korku içinde. Bundan dolayı aşırı tutucu ve elindekini savunma ihtiyacı içerisinde hissediyor kendisini.  

O zaman yöntem olarak ona, kendisini hapsettiği samandan kalesine saldırarak ulaşamayacağımız kesin. O olmadan güvenli bir kale kuramayacağımız da kesin. Üstelik kursak bile bu eksik bir yapı olacaktır. Bu durumda bizim öncelikle ilkeli bir sistem önerisinde bulunmamız ve ona mevcut kayıplarını göstermemiz ardından da bir hayali gerçekleştirecek gücü oluşturmamız gerekir. 

Şimdi, hedefimiz başarı ve onun göstergesi olarak mutluluk dedik. Pandemi günlerinde hep birlikte gördük ki, mutluluk tek başına değil hep birlikte oluyor. Yani göstergemiz toplumsal mutluluk olmalı. 

Toplumsal mutluluk ise öncelikle bireyin ve toplumun güvenliğini, geçimini, sağlığını, saygınlığını ve geleceğini sağlayarak elde edilebilir.  

Güvenlikten kastımız, askeri ya da polisiye tedbirler değildir. Bunlarda olacak elbet ancak buradaki kastımız huzur ve hukuktur.

Geçimden kastımız, vatandaşların karnının doyması değildir. Her bir bireyin ekonomik sisteme katkısını sağlayabileceği bir sistem oluşturulmasıdır. 

Sağlıktan kastımız, hastane ve ilaç değildir. Vücut sağlığı olacak elbet ancak buradaki kastımız bilimin, sporun, sanatın, kalitenin katkısı ile sağlıklı bir toplum oluşturmaktır.

Saygınlıktan kastımız, ün ve gösteriş değildir. Öncelikle her bireyin topluma olan-olacak katkısı ile değerlendirileceği ve pay sahibi olacağı bir sistem kurmaktır. 

Gelecekten kastımız, 5-10 yıllık bir plan değildir. Eğitim ve kültür ile sürdürülebilir bir sistem oluşturmaktır. 

Tüm bunları sağlamak için ise bu yönde bir irade (siyaset) ve bu iradeyi sürdürecek bir ekonomi gereklidir. 


Sosyal Medya